KALP KRİZİ AĞRISI NASIL OLUR?
Kalp krizi ağrısının kendine özgü, ayırt edilebilen bir ağrı algoritması bulunur. Tabi ki bu çoğu durum için geçerlidir. Ağrı olmadan yada hafif bir ağrıyla kalp krizi geçirmek ve bunu farketmemek mümkündür.
Kalp krizi ağrısı hafif olarak başlayabileceği gibi şiddetli ve dayanılmaz olarakta başlayabilir. Ama büyük çoğunlukla ağır derecededir. Bu ağrı genellikle fiziksel aktivite sonrası değil, dinlenme durumundayken ortaya çıkar. Kalp krizi geçiren hasta sıklıkla pozisyon değiştirmeye çalışmaktadır. Bunun sebebi hangi pozisyondayken ağrının daha az olduğunu anlamak içindir. Bu durum bir çeşit gecikmiş reflekstir. Hasta sürekli olarak pozisyonunu değiştirmesine rağmen, ağrı miktarında herhangi bir değişiklik olmaz. Kalp krizi esnasında şiddetli göğüs ağrısı ile beraber, sırta vuran tarzda ağrı ve sol kola yayılım görülür. Nadiren de olsa morarma ve soğuk soğuk terleme olabilir.
Kalp krizi geçiren hastaların cildi çoğunlukla soluk ve soğuktur. Vücudun ısısını dengeleyen sistemlerden biri olan dolaşım sisteminde gelişen bu bozukluk, cildin ısı seviyesinde düşme ve perifer damarlara kadar kan akışının sağlanamamasına, bununla beraberde ciltte solukluk meydana gelmesine neden olur. Hasta ilerleyen safhalarda dolaşım yetersizliği nedeniyle hipovolemik şok (sıvı- elektrolit dengesinde bozulma) belirtileri de gösterebilir. Hasta son safhada vücudun oksijenlenmesi azaldığından boğulma hissi yaşar ve derin nefes almaya başlar. Bu safhada ağrı en üst düzeyde ve saplanır tarzda olarak görülür.
Kalp krizi başlangıcında, ağrı hissedilmeden önce yada ilk ağrıdan hemen sonra bulantı ve kusma şikayeti yaygındır. Hafif geçirilen durumlarda kalp krizini ayırt edecek en önemli bulgu bulantı ve hafif göğüs ağrısı şikayetidir.
Hastalarda kalp krizine bağlı göğüs ağrısını çoğunlukla hazımsızlık şikayetine benzetmeleri yaygın görülen bir hatadır.